27 Mayıs 2014 Salı

BİLİNÇ

   Ademoğlu başlıklı yazımda İnsan ile Beşer arasındaki farkı belirtmiş, bugünkü toplumun beşerleşme probleminden bahsetmiştim. Peki birey, yaşamsal ihtiyaçlarını karşıladıktan hemen sonra İnsan mı olur? Hayır. Bu noktada beşerin insanlaşabilmesi için bilinçlenmesi gereklidir.
   Dünyevi hayatı bir buzdağı olarak betimleyebiliriz. Buzdağı, beşeri hayatın temellendiği mekandır. Öyle ki beşerler, buzdağında olup bitene bakarlar ve gerisi onların umrunda olmaz. Ama beşer, buzdağını aşar, buzdağına doyar ve böylelikle buzdağını sorgulamaya başlarsa insanlaşmaya başlar. Buzdağını alt ettikten sonra buzdağını sorgulayarak, buzdağının görünmeyen (ve görünmeyecek olan) kısmını araştırır. Buzdağının görünmeyen kısmına ait bulduğu her çıkarım onun buzdağına bakış açısını ve buzdağındaki yaşamını etkilemeye başlar.Öyle ki, buzdağına her baktığında, buzdağının görünmeyen kısmı aklına gelir ve artık buzdağını, buzdağının görünmeyen kısmı üzerinden betimlemeye başlar. Buzdağına karşı oluşan bu yeni bakış açısı onun bilinçlediğinin göstergesidir. Yani beşer, insanlaşmıştır.
   Verdiğim örnekten de anlaşılabileceği gibi, İnsan olabilmek için bilinç şarttır. Beşer o buzdağının üstüne yüzlerce gökdelen dikse de, orası yine buzdağının görünen kısmında olacaktır.Bu gökdelenlerin büyük, yüce, ulu olan buzdağının görünmeyen kısmı ile ilişkisi olmadığından, gökdelen diken bireyin ilk beşerden farkı kalmayacaktır. Çünkü ikisi de buzdağının görünmeyen kısmı konusunda bilinçlenmemişlerdir. Bilinç ki beşeri İnsan yapansa, o zaman bu iki bireyin de beşer oldukları açıktır, yani bu bireyler dünyevi hayat yaşayıp yemelerine,içmelerine bakarlar.
   İşin İslami boyutuna baktığımda çok şaşırdım.Sordum kendime: Neden abdest almadan,namaz kılmadan önce niyet ediyoruz, neden helal bir işe başlarken besmele çekmeliyiz? Bunu sadece bir ritüel olarak gören ben, şu an şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Eğer ki biz;  ne söylediğimizi bilerek ve düşünerek niyet edersek, bütün bu ritüel esnasında müthiş bir şekilde bilinçlenmiş oluyoruz. Öyle ki abdest almadan, namaz kılmadan ve hayırlı bir iş yapmadan önce sürekli Allah'ın rızasını amacıyla yaptığımızı belirtiyoruz. Yani İslam'ın bize aşıladığı bilinç, hayatımızı Allah rızası için sürdürmek. Böyle bir ritüelde ne kadar yüce bir anlam gizliymiş! Demek ki ben, bana söylenen bu ritüellere bilinçli bir şekilde uyarsam, müthiş bir bilinç kazanmış olacağım. Öyle bir bilinç ki, görünmeyen buzdağı kısmını sonsuzlaştıran ve olabilecek en yüce haline getiren bir bilinç. İlahi bir bilinç!
   Bilinç, bireyin insanlaşmasında gereklidir. Ama birey hep İnsan kalamaz, fani dünya onu sürekli kendine çeker ve böylelikle birey acıkır, susar. Bu ihtiyaçları giderdikten sonra bireyin tekrar insanlaşabilmesi için tekrardan bilinçlenmesi mecburidir. Bundan dolayı gün içerisinde inanamayacağımız kadar çok niyet tazelememiz gerekmektedir, çünkü her nefes alışımızda beşerileşiyoruz. Hz. Ömer demiştir ki: "Ben savaşmaktan yorulmadım bilakis hergün niyet tazelemekten yoruldum." Şimdi görüyorum ki, namazda bile, her iki rekatta bir Kelime-i Şehadet getiriyoruz. Öyle ki; beşer, en çok namazda insanileşme fırsatı bulmasına rağmen... 
   Demek ki diğer zamanlarda ne kadar İnsan kalabiliyoruz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder