31 Mart 2019 Pazar

Enerji Ekonomisi - Yenilenebilir Enerji - Genel Bakıs


Endüstri 4.0’ın konuşulduğu, iletişim teknolojilerinin yeni bir sanayi devrimi hazırlığında olduğu günümüzde, bu zamana kadar bütün endüstriyel devrimlerin kaynağı olan enerji sektöründe devrimsel gelişmeler yaşanıyor. 2000’lı yıllardan önce sadece düşüncede kalan, birkaç yıldır da birçok ülkede önemli yatırımların yapıldığı yenilenebilir enerji başta enerji sektörü olmak üzere gerek endüstriyel alanlarda gerek de devlet politikalarında önemli bir rol oynamaya başladı.

Dolayısıyla yenilenebilir enerjinin yükselişi birçok soru doğuruyor: Uğruna savaşların yapıldığı, büyük devletlerin gerek politik gerek de maddi yatırım yaptıkları petrol, kömür, doğal gaz gibi fosil enerji kaynaklarına rağbet neden azalıyor? Değişen enerji sektörü ile birlikte devletlerin enerji politikaları nasıl değişiyor? Yenilenebilir Enerji yatırımlarının artması ve yaygınlaşması ile hangi sorunlar ortaya çıkıyor? Gelecekte enerjiyi hangi kaynaklardan, hangi teknolojilerden elde edeceğiz?

Dünya Birincil Enerji Tüketimi 1800-2017 (TWh)
(Kırmızı - Geleneksel Bioyakıtlar, odun)
(Gri - Kömür)
(Mavi - Ham Petrol)
(Mor - Doğal gaz)

Bilindiği üzere kömür, petrol ve doğal gaz olmak üzere fosil enerji kaynakları, günümüz enerji ihtiyacını karşılamak için kullandığımız temel enerji kaynaklarıdır. 4 temel sektörde (Sanayi, Mesken, Ulaşım ve Ticarethane) farklı enerji ihtiyaçlarını kömür, petrol ve doğal gazla karşılarız. Bununla beraber elektrik üretiminde de bu enerji kaynaklarının ana rolde olduğunu görüyoruz. 1950’li yıllardan beri artan (birincil) enerji tüketiminde de bu enerji kaynaklarının en büyük paylara sahip olduklarını görüyoruz. Peki, günümüze kadar enerji sektörünü hegemonya altına alan kömür, petrol ve doğal gaz karşısında yenilenebilir enerji nasıl yükselişe geçti ve yatırımları kendisine çekmeyi başarabildi?


Fosil yakıtların coğrafi olarak homojen dağılmaması; toprağında fosil yakıtlara sahip, enerji kaynağı arzı olan gelişmemiş ülkelerle fosil yakıt rezervi bakımından fakir olup ekonomik olarak gelişmiş ülkelerin enerji talebini karşı karşıya getirdi. Amerika’nın petrol talebini Suudi Arabistan, Avrupa’nın doğal gaz talebini Rusya ve Katar, kömür talebini ise Güney Afrika ve Çin karşılamak durumunda kaldı. Dolayısıyla gelişerek ekonomik bağımsızlık kazanan gelişmiş ülkeler, kaçınılmaz yükselen enerji talebi sonucunda gelişmemiş ülkelere bağımlı hale geldiler. Ekonomik olarak ürettiği katma değeri, enerji kaynakları ithalatına harcamak istemeyen – özellikle fosil yakıt rezervi olmayan – ülkeler, alternatif enerji kaynaklarına yönelmeye ve bu alanlara yatırım yapmaya başladılar. Ekonomik bağımsızlık için fosil kaynak gerektirmeyen enerji üretimi ise sonuç olarak yenilenebilir enerji teknolojilerini doğurmuş oldu.


Güneş Paneli Fiyatı 1977 - 2013 ($/Watt)
Her ne kadar yenilenebilir enerji teknolojileri geliştirilip, verimlilikleri artırılsa da yenilenebilir enerji (özellikle güneş panelleri ve rüzgar türbinleri)  yakın zamana kadar enerji yatırımlarında bir yükseliş yakalayabilmiş değildi. 2010 yılına kadar gerçekleşen teknolojik gelişmelere rağme, güneş panelleri ve rüzgar türbinleri, fosil yakıtların sunduğu ekonomik koşullarla yarışamamış ve dolayısıyla enerji yatırımlarında yatırımcıyı kendisine çekememişti.

Fakat özellikle Avrupa’da, devletlerin, güneş panellerine yatırımı artırmak için 2000’li yıllardan beri uyguladığı - ekonomik olarak zararına - politikalar ile birlikte yenilenebilir enerji sektörü yapay bir büyüme gerçekleştirdi. Bu yapay büyümenin kalıcı olarak sunduğu sonuç ise, yenilenebilir enerji teknolojilerinin ekonomik olarak fosil yakıtlarla yarışabilecek düzeye gelmesiydi. Zira yenilenebilir enerji sektörünün büyümesi sonucunda pazar büyümüş, rekabet artmış ve güneş paneli ve rüzgar türbinleri yatırım fiyatları düşmüştü. Sonuç olarak yenilenebilir enerji, fosil yakıt rezervi olmayan ülkelerin enerji taleplerini karşılayabilecekleri ekonomik bir seçenek halini almaya başladı. Enerji bağımsızlığına ulaşmak için alternatif enerji kaynaklarına yönelen gelişmiş ülkelerde ise yerli yatırımların yenilenebilir enerji sektörüne kayması sonucunda yenilenebilir enerji alanında büyük bir yükseliş yaşanmaya başlandı.


Çevre kirliliğinin ve küresel ısınmanın artması sonucunda sürdürülebilir, yenilenebilir, yeşil enerji halk tabanından talep edilmesi de yenilenebilir enerjinin yükselişinde önemli rol oynadı. Kyoto protokolü ve Paris konferansında –Amerika dışında- bütün ülkelerin sera gazları salınımına karşı politikalar uygulama konusunda anlaşması da enerji yatırımlarının yenilenebilir enerji alanına kaymasında etken bir rol oynamış bulundu.
Özetleyecek olursak, yenilenebilir enerjinin kömür, petrol ve doğal gaz karşısında günümüzde önemli bir yükseliş yakalamasını 3 sebeple temellendirebiliriz:

     1.       Gelişmiş ülkelerin enerji taleplerini bağımsız bir şekilde karşılama istekleri
     2.       Yenilenebilir enerji teknolojilerinin fosil yakıtlarla ekonomik olarak aynı seviyeye gelmesi
     3.       Çevre kirliliği ve küresel ısınmanın küresel bir sorun olarak görülmesi ve enerji sektörüne sera gazları konusunda yaptırımlar uygulanması

Bir sonraki yazımda, değişen enerji sektörü ile birlikte değişen enerji politikalarını ve bu politikaların sonucunda oluşan farklı enerji yatırımlarından bahsedeceğim.


Kaynaklar:
https://ourworldindata.orghttp://costofsolar.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder