İçinde yabancı
olduğum, geçmiş tarafından üzerime inşa edilen hayatımı inceliyorum. Nice
mucitlerin, filozofların, kanaat önderlerinin, siyasetçilerin, sanatçıların ve
halkların tuğlaları ile örülmüş bu hayatın içerisinde kendimi arıyorum. Kendim
olabilmek ve ardından da – kendim her ne ise- kendim kalabilmek için.
Doğmuş, yaşamış
ve ölmüş hayatları düşünüyorum. Benim hayatımı inşa eden hayat tuğlalarını…
Hayatı boyunca kendi olamamış, kendi olmuş ama kendi kalamamış ve kendi kalmış
insan personalarını tahayyül ediyorum. Kendimi hepsinden ayrı tutarken, aynı
zamanda hepsi olduğumu görüyorum.
Düşünce ve inanç
ile gerçeklik arasındaki makasın dar olduğu dönemlerdeki insanları düşünüyorum.
Köleler, tüccarlar, zanaatkârlar, sahipler, sanatçılar… Günümüzden pek de
farklı olmayan toplumsal roller. Mısır piramitlerinin inşaatında çalışan
köleyi, o köleyi kırbaçlayan bir üst makamdaki köleyi, o inşaatı tasarlayan
mimarı ve o inşaatın yapılmasını emreden firavunu düşünüyorum. İkinci dünya
savaşı Yahudilerini, yakılacak ve çalışacak Yahudileri ayıran Nazi subayını,
toplama kampını tasarlayan mimarı ve toplama kampındaki Nazi komutanını
düşünüyorum. Bir fabrikada çalışan işçiyi, fabrika müdürünü, fabrikayı
tasarlayan ve daha verimli işlemesini sağlayan mühendisleri ve işletmecileri,
ve fabrika sahibini düşünüyorum.
Bütün bu
personaları kendi insanlıklarından beri kılarsak tarihsel determinizmden
bahsedilebiliriz. Sonuçta köle sahip fark etmeksizin hepsi kendi içerisinde
bulundukları hayatın içerisinde, o hayat tarafından onlara biçilmiş rolü
oynuyorlar. İnsanlar tanıyorum tarihten. Birçoğu ona biçilen rolü oynarken
sönüp gidiyor. Pek azı parlamak için o rolü reddediyor ve tarihsel
determinizmden ayrılıyor. Kendini determine edilemeyen bir konumda tutup,
oradan, uzaktan parlıyor. Öyle ya, tarih o kadar belirleyici ki, o insanları da
kendi determinizmine katıyor. Biz de sonradan baktığımızda o insanlar
üzerlerine düşen rolü oynamış gibi görüyoruz. Birkaç tanesi de var ki, hayatının
biçtiği o rolü sahiplenip oynarken parıldamayı başarıyor. İşte bu insanlar
tarihi determine ediyorlar.
Enerjinin yoktan
var edilemeyeceğini söyleyen fizik yasalarına karşın kendi kendine parıldayan
insanlardaki mucizeyi, içimde hissediyorum. Sadece insan olarak mucize
gerçekleştirebileceğimi hissediyorum. Bu mucizeye sahip olmasam bile, varmış
gibi hissetmek bana yaşam arzusu veriyor. Bu mucizenin toplumsal karşılığının
ne olacağını bilmiyorum. Fakat kendim olmayı, nevi şahsıma münhasır bir ışık
yaymayı istiyorum. Hayatım boyunca hiç kendim olamasam da, hiçbir zaman hayatın
yükünden kurtulup dönüp kendime bakamasam da, beceremesem de, en azından
istemiş olmak beni rahatlatıyor.
Bir varoluşsal
köle olmak istemiyorum. Hayatı boyunca kendi olma bilincine erişmemiş, kendini
kendi üzerinden değil de başka bir şey üzerinden düşünen, tanımlayan biri olmak
istemiyorum. Statüye varoluşsal köleliği ile kendini tanımlayan bir genel
müdür, statükoya varoluşsal köleliği ile kendini tanımlayan bir mühendis olmak
istemiyorum. Kendim olmak istiyorum. Kendim olarak mesleğimi icra etmek
istiyorum. Kendim olarak topluma hizmet etmek istiyorum. Genel müdürken de,
mühendisken de, hiçbir şey değilken de kendi olan, kendi olmayan bir şey ile
münasebet kurmayan biri olarak…
İsteklerim olsun
istiyorum. İsteyebilmeyi istiyorum. Hayatın getirdiği şartlardan dolayı
istemeyi unutmuş bünyeme iyi ya da kötü, doğru veya yanlış, güzel veya çirkin
bir kendilik getirmek istiyorum. Bütün şartları yıkabilecek kadar güçlü
istemeyi istiyorum. İntihar edebilmeyi, Tanrı’ya şirk koşabilmeyi, ailemi,
dostlarımı ve milletim, terk edebilmeyi isteyebilmeyi istiyorum. Fakat ardından
yaşamayı; Tanrı’ya inanmayı; aileme, dostlarıma ve milletime hizmet etmeyi
istemiş olmayı istiyorum. Ret edebilirken kabul edebilmeyi, kabul edebilirken
ret edebilmeyi istiyorum. Hayatımın bütün determinizminin yanında kendim
olabilmeyi istiyorum. Günahımı da sevabımı da kendim işlemek istiyorum.
Kötü, yanlış ve
çirkin olmayı isteyebilmeyi istiyorum. İyi, doğru ve güzel olmayı istemiş
olmayı istiyorum. Kötü, yanlış ve çirkin de olsa insan olabilmeyi istiyorum.
İyi, doğru ve güzel bir insan olmayı istiyorum. Fakat nihayetinde, İnsan olmak
istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder