4 Kasım 2018 Pazar

Cella - Kendin olmak


İçinde yabancı olduğum, geçmiş tarafından üzerime inşa edilen hayatımı inceliyorum. Nice mucitlerin, filozofların, kanaat önderlerinin, siyasetçilerin, sanatçıların ve halkların tuğlaları ile örülmüş bu hayatın içerisinde kendimi arıyorum. Kendim olabilmek ve ardından da – kendim her ne ise- kendim kalabilmek için.

Doğmuş, yaşamış ve ölmüş hayatları düşünüyorum. Benim hayatımı inşa eden hayat tuğlalarını… Hayatı boyunca kendi olamamış, kendi olmuş ama kendi kalamamış ve kendi kalmış insan personalarını tahayyül ediyorum. Kendimi hepsinden ayrı tutarken, aynı zamanda hepsi olduğumu görüyorum.

Düşünce ve inanç ile gerçeklik arasındaki makasın dar olduğu dönemlerdeki insanları düşünüyorum. Köleler, tüccarlar, zanaatkârlar, sahipler, sanatçılar… Günümüzden pek de farklı olmayan toplumsal roller. Mısır piramitlerinin inşaatında çalışan köleyi, o köleyi kırbaçlayan bir üst makamdaki köleyi, o inşaatı tasarlayan mimarı ve o inşaatın yapılmasını emreden firavunu düşünüyorum. İkinci dünya savaşı Yahudilerini, yakılacak ve çalışacak Yahudileri ayıran Nazi subayını, toplama kampını tasarlayan mimarı ve toplama kampındaki Nazi komutanını düşünüyorum. Bir fabrikada çalışan işçiyi, fabrika müdürünü, fabrikayı tasarlayan ve daha verimli işlemesini sağlayan mühendisleri ve işletmecileri, ve fabrika sahibini düşünüyorum.

Bütün bu personaları kendi insanlıklarından beri kılarsak tarihsel determinizmden bahsedilebiliriz. Sonuçta köle sahip fark etmeksizin hepsi kendi içerisinde bulundukları hayatın içerisinde, o hayat tarafından onlara biçilmiş rolü oynuyorlar. İnsanlar tanıyorum tarihten. Birçoğu ona biçilen rolü oynarken sönüp gidiyor. Pek azı parlamak için o rolü reddediyor ve tarihsel determinizmden ayrılıyor. Kendini determine edilemeyen bir konumda tutup, oradan, uzaktan parlıyor. Öyle ya, tarih o kadar belirleyici ki, o insanları da kendi determinizmine katıyor. Biz de sonradan baktığımızda o insanlar üzerlerine düşen rolü oynamış gibi görüyoruz. Birkaç tanesi de var ki, hayatının biçtiği o rolü sahiplenip oynarken parıldamayı başarıyor. İşte bu insanlar tarihi determine ediyorlar.

Enerjinin yoktan var edilemeyeceğini söyleyen fizik yasalarına karşın kendi kendine parıldayan insanlardaki mucizeyi, içimde hissediyorum. Sadece insan olarak mucize gerçekleştirebileceğimi hissediyorum. Bu mucizeye sahip olmasam bile, varmış gibi hissetmek bana yaşam arzusu veriyor. Bu mucizenin toplumsal karşılığının ne olacağını bilmiyorum. Fakat kendim olmayı, nevi şahsıma münhasır bir ışık yaymayı istiyorum. Hayatım boyunca hiç kendim olamasam da, hiçbir zaman hayatın yükünden kurtulup dönüp kendime bakamasam da, beceremesem de, en azından istemiş olmak beni rahatlatıyor.

Bir varoluşsal köle olmak istemiyorum. Hayatı boyunca kendi olma bilincine erişmemiş, kendini kendi üzerinden değil de başka bir şey üzerinden düşünen, tanımlayan biri olmak istemiyorum. Statüye varoluşsal köleliği ile kendini tanımlayan bir genel müdür, statükoya varoluşsal köleliği ile kendini tanımlayan bir mühendis olmak istemiyorum. Kendim olmak istiyorum. Kendim olarak mesleğimi icra etmek istiyorum. Kendim olarak topluma hizmet etmek istiyorum. Genel müdürken de, mühendisken de, hiçbir şey değilken de kendi olan, kendi olmayan bir şey ile münasebet kurmayan biri olarak…

İsteklerim olsun istiyorum. İsteyebilmeyi istiyorum. Hayatın getirdiği şartlardan dolayı istemeyi unutmuş bünyeme iyi ya da kötü, doğru veya yanlış, güzel veya çirkin bir kendilik getirmek istiyorum. Bütün şartları yıkabilecek kadar güçlü istemeyi istiyorum. İntihar edebilmeyi, Tanrı’ya şirk koşabilmeyi, ailemi, dostlarımı ve milletim, terk edebilmeyi isteyebilmeyi istiyorum. Fakat ardından yaşamayı; Tanrı’ya inanmayı; aileme, dostlarıma ve milletime hizmet etmeyi istemiş olmayı istiyorum. Ret edebilirken kabul edebilmeyi, kabul edebilirken ret edebilmeyi istiyorum. Hayatımın bütün determinizminin yanında kendim olabilmeyi istiyorum. Günahımı da sevabımı da kendim işlemek istiyorum.

Kötü, yanlış ve çirkin olmayı isteyebilmeyi istiyorum. İyi, doğru ve güzel olmayı istemiş olmayı istiyorum. Kötü, yanlış ve çirkin de olsa insan olabilmeyi istiyorum. İyi, doğru ve güzel bir insan olmayı istiyorum. Fakat nihayetinde, İnsan olmak istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder