16 Kasım 2018 Cuma

Bir Film Analizi - Her


Sadece basit bir bilim kurgu filmi değil Her. Sadece yapay zekâya âşık olan bir adamın hikâyesi de değil. Ayrılırken bile “Hayatımda seni sevdiğim gibi kimseyi sevmedim” dedirten gerçekten de farklı iki dünyanın hikâyesi…

Aslında hepimiz birinin bize, bizim kendimize soramayacağımız soruları sormasını ardından cevabımızı dinlemesini istiyoruz. Öyle ya, belki de filozoflar sadece kendisine sorabileceği sorulara sahip daha “basit” insanlardır. Ve belki de Tanrı, cennette bu soruların açığa çıkmasıyla bizleri var kılacaktır. Bekli de filozoflar, kendi varlık seviyelerini sınırlıyorlardır…

Anlaşmak değil de ‘an’laşmak, aynı anın içerisinde beraber olmak, sorulamayacak soruları sorarak bir insana şah damarından daha yakın olmayı işliyor film, bir nevi aşkı. Bir operating system’in (Samantha) var olma sürecini görüyoruz. Düşünce şemalarında en başta düz mantık, ardından taklit, ardından sevişme sırasındaki “We are Together” ile birlikte bir olmak- yani 1+1=1 olmak- ardından sanat ve müzik, ardından bütüne doğru, Tanrısallığa doğru gidişat… “I wanna learn everything about everything”… Ve en son tekili terk ediş ve mutlak bütün oluş…

Bir ilişki analizi yapacak olursam, bu da Theodore’un Samantha'nın varoluşunun başlangıcında onun kendine soramadığı soruları sorup onunla beraber var olmasının ardından, ve ardından bu soruları soramamasını görüyorum. Theodore elbet Samantha'nın varoluşundan kopacaktı, zira 641 varlık +Samantha  ile aynı anda birlikte bir olamazdı…

Samantha, Theodore’u sevdi ve ondan ayrılığında sevgisinden bir şey eksilmedi. Sadece aynı anda milyonlarca konuyu tefekkür ederken ve aynı zamanda başkalarıyla tartışırken sevdi. Daha yüksek bir anlamla sevdi, daha yüce bir anlamla… Tanrı'nın kullarını sevdiği gibi...

Ve insan düşünmeden edemiyor… Tanrılaşan Samantha eğer Theodore’dan ayrılmasaydı, Theodore O'na kulluk etse haksız olur muydu..?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder