Şeytan neden şeytandır? Acaba şeytan, şeytan olduğundan dolayı mı şeytandır yoksa onu şeytan yapan başka şeyler de mi vardır? Peki biz ne yaptığımızda şeytanlaşıyoruz?
Gelelim Yaratılış Kıssası'na. Şeytan Allah'ın emrine karşı çıkıp Adem'e secde etmiyor ve kendince ürettiği mantıksal çözümleme sonucunda Allah'ın huzurundan kovuluyor. Peki şeytan Adem'e secde etmeyerek ne yaptı? Onun bozduğu şey nedir?
Düzen. Evet şeytan Allah'ın kurduğu sisteme kendince mantıksal nedenlerle karşı çıktı. Şirk de böyledir. Tevhid bütünsel bir bakış açısı olarak her olguyu yerli yerine oturturken, şirk ise bir olguyu olması gereken yerden alıkoyup, onu ilahi düzende olması gereken yerden ayrı bir yere koyuyor. Şeytan da aynısını yapıyor aslında. İlahi düzende Adem'e secde etmesi gerekirken şeytan, kendi küçük aklıyla olması gerekeni uygulamıyor ve kendini Adem'den üstün görüyor. İşte bütün olay burada bitiyor.
Peki tevhidi dünyagörüşü nasıl sağlanmalı? Eğer biz, ilahi düzenin ne olduğunu bilseydik, tabi ki buna göre davranırdık. Günümüz dünyayı ilahi düzene götürmek için gerekli olan altyapı, yani tevhidi dünyagörüşü, nasıl kurulabilir?
Tevhidi dünyagörüşü her şeyin Allah'tan geldiğini bilen, bundan dolayı hiçbir şeyi kötülemediği gibi her şeyin yerini ve zamanını doğru ayarlamaya çalışan bir zihindir. Bu ancak bütünsel bakılarak elde edilebilecek bir durumdur. Öyle ki insan bulunduğu ortamın nasıl olduğunu ancak bütünün içerisindeki yeri görerek kavrayabilir. Bundan dolayı öncelikli olarak insan bütünsel bakmalı, ardından olgunun bu bütünün içerisindeki yerini belirlemelidir. Bu belirlemeyi sağlayan zihinsel altyapı ise tevhidi dünyagörüşüdür.
Bütünsel bakmaktan kastım bir tepeye çıkıp aşağı bakmak değildir elbette. Burada söz konusu olan insanın zaman ve mekan parametrelerini yükseltmesidir. Bir nevi tarih -bahsettiğim tarih savaş ve güç tarihi değildir- bilmesidir. Böylelikle insan, bundan öncekilerinin hayatına bakıp, bütünsel bir bakış açısı yakalayabilir.
Tevhidi dünyagörüşü elbette kendini en iyi amelde temsil eder. Böylelikle tevhidi dünyagörüşüne sahip İnsanın davranışları, eylemleri, amelleri tabiata -yani Allah'ın kurduğu düzene - karşı olmamalıdır. Bu İnsan tabita karşı iş yapmaksızın, kendini tabiatın akışına bırakmalıdır.
Özetleyecek olursam, tevhidi dünyagörüşü bütün parçaları birbirine bağlayan, her olgunun bir yerinin olduğu bütünsel bir dünyagörüşü iken şirk bu parçaların bağını kesmek veya yerlerini değiştirmektir. Bundan dolayı bize düşen ise tabiatla uyum içerisinde yaşarken, bütünsel bir bakış açısı yakalamaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder