3 Ekim 2014 Cuma

Kim Bu Sorumlular?

   Genel olarak bilim kurgu filmlerini göz önüne alırsak, bu yapıtların gelecek tasavvurunda şirketler her zaman ön plana çıktığını görürüz. Bu filmlerin kahramanları genelde büyük bir şirketin sahibi konumunda oluyorlar. Kahramanlarımızın bu konumuna karşı devlet ise güçsüz ve bu şirkete/kişiye muhtaç durumda bulunuyor. Dediğim özellikler Yarasa Adam, Örümcek Adam ve Demir Adam filmlerinde rahatlıkla görülebilir.
   Geleceğin bu şekilde yorumlanmasının sebebi ise; bütün sosyal sorumluluğun politikacılara ve bürokratlara yüklenmesidir. Öyle ki; şirket sahiplerine hiçbir sosyal sorumluluk yüklenmiyor. Onlar sahip olduğu imkanları toplum adına kullandıkları takdirde, kahraman oluyorlar fakat görevini topluma hizmet etmek olarak belirlemiş insanlar ise genellikle "kahramanlarımızın" önünde engel olarak lanse ediliyor. Hâlbuki sosyal sorumluluk, her bireyde olması gereken bir şeydir ve her bireyin amacı direk topluma hizmet olmalıdır.
 
   Genel olarak özetleyecek olursak, toplum yapısı bir üçgen gibidir. Uç noktada, çok az sayıda olmalarına rağmen yönetenler bulunurken, tabanda ise halk vardır ve sayısı yönetime kıyasla katbekat fazladır. Genel olarak hepimizin hedefi 1 yönünde ilerlemek ve sosyal statümüzü artırmaktır. Bu olması gerekendir ve gayet normaldir. Sorun şudur ki, birey 1 yönünde ilerlerken aklı 2 yönünde ilerlemelidir. Böylelikle birey, yönetimdeki imkanlarını, sosyal sorumluluk çerçevesinde topluma hizmete yönlendirebilsin. Eğer birey hem aklen, hem de statü olarak 1 yönünde ilerlerse, bütün yönetim imkanlarını halkı sömürmek için kullanır.

  
Günümüzde şirket/holding sahiplerine, mirasçılara, kolay yoldan para kazananlara yüklenilmemesinin sebebi, genel algının bireysel mülkten ve statüden topluma karşı sorumluluk beklememesidir. Hiç kimse kendini topluma borçlu hissetmezken, toplumun hakkını arayan, soran kimse de çıkmaz elbet.

   Yazının başlangıcına gelecek olursak, nasıl bürokratların ve politikacıların topluma hizmeti "zaten yapmaları gereken bir şey" ise bütün film kahramanlarımızın da yaptıkları kahramanlıklar da "zaten yapmaları gereken bir şey" oluyor. Her kim, bürokratların ve politikacıların topluma verdiği emeği aşağılıyorsa, bilsinler ki kendileri de topluma onlar kadar sorumlulardır. Ne var ki, bürokratlar ve politikacılar bu sorumluluklarını yerine getirirken; gazeteciler, üniversite öğrencileri, şirket çalışanları ve başkaları ise bu insanları izleyerek eleştirilerde bulunmaktadırlar. Hâlbuki onların topluma verdiği emek, eleştirdikleri insanın emeğine yaklaşamayacak seviyededir.. 

   Bu algı ise sonuç olarak, herkesin toplumu sömürmeye çalıştığı, aynı zamanda herkesin bürokratları ve politikacıları eleştirdiği, topluma hizmet etmeye çalışanların toplumu sömürenler tarafından "hain", "hırsız" , "emperyalist" şeklinde sıfatlandırıldığı bir sisteme götürüyor yani günümüz toplum sistemine.
   Bu distopyatik durumdan çıkılabilmenin yolu ise, kanımca sosyal sorumluluk yönünden bilinçlenmiş birey sayısındaki artıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder