17 Temmuz 2014 Perşembe

Din Düalizmi

   Din elbette bütünsel bir olgudur ve hiçbir şey Din'in gölgesinden kaçamaz. Peki herkeste farklı iz bırakan Din ile herkese eşit emirler verip, hayatımızı düzene sokan Din arasındaki ilişki nasıldır?
   Bu ilişki birey-toplum ilişkisi kadar karmaşıktır. Her ne kadar toplum bireylerden oluşsa da, birey kendi ürettiği topluma bağımlı durumdadır. Burada da aynı tür bir ilişki vardır.

Bireysel Din - Toplumsal Din

   Bireyin kendi dünya görüşünü, Allah'a olan inancını kapsayan bütünsel Din'in parçasına Bireysel Din diyeceğim. Bireysel Din anlayışında tabii ki herkesin Allah inancı, Din algısı, dünya görüşü farklıdır ve bir o kadar da önemlidir. İnsanların birbirine "O senin düşüncendir, saygı duyarım." demeleri gereken konsept buradadır.
   Rahatlıkla anlaşılabileceği gibi Bireysel Din algısı tamamen soyuttur. Bundan dolayı bireyden bireye de rahatlıkla değişebilir.
   Bireyler toplum olmadan, bireyler halinde yaşasaydı Bireysel Din algısı insanların yaşayışı için yeterli olurdu. Lakin bireyler toplum halinde yaşıyorlar. Bireyler toplum halinde yaşayınca bireysel olarak hiç ihtiyaç duymadığımız şeylere ihtiyaç duyuyoruz: Hukuk, adalet, eşitlik, güvenlik gibi... Her şeyi kapsayan, bütünsel Din de elbet bu konuları içine almalıdır. Burada da Din'in toplumsal yönünü ele almamız gerekmektedir. Toplumsal Din, bireylerin toplum içerisinde mutlu ve huzurlu yaşamaları için kurallar belirler. Toplumsal Din algısında ise her şey somuttur, kuralcıdır ve kesindir. 

Bireysel Din x Toplumsal Din

   - Toplumsal Din kuralcıdır. Böylelikle bireyler toplum halinde kaos olmadan yaşayabilirler.
   + Bireysel Din'in ise sınırları ve kuralları yoktur. Toplumsal Din'e zarar vermediği müddetçe bireyler Bireysel Din algılarını yaşayıp, yaşatıp, paylaşabilirler.
   - Toplumsal Din'de niyet, bir başka deyişle Bireysel Din algısı, aranmaz. Bireyin toplumda nasıl davranması gerektiği düzeni koruyan insanlara göre değil, düzeni bozan insanlara göredir. Böylelikle toplumsal yaşamın düzeni bozulmaz. Toplumsal Din algısında herkes düzen bozandır, kötüdür.
   + Bireysel Din algısı, bireyin bireysel yolculuğudur. Beşer ile İnsan arasındaki gidip gelmelerine ışık tutan bölümdür. Böylelikle birey bilinç kazanabilir, sorularına cevap bulabilir.
   - Toplumsal Din algısında ise bir bireyin ne kadar beşer olduğu, ne kadar İnsan olduğu önemsizdir. Çünkü herkesi düzen içindeki yeri üzerinden tanımlar.
   + Bireysel Din algısında birey ilim irfan sahibi olmalı, okumalı, araştırmalıdır.
   - Toplumsal Din algısında ise bireyin toplumun bir ferdi olması yeterlidir. Toplumun her ferdini temsil ettiğinden, toplumsal Din algısının seviyesi yüksek değildir. Çünkü onu her çeşit bireyin anlayıp, biat etmesi gerekmektedir.
   + Bireysel Din algısı bireye üst çıta koyarak, bireyin yükselmesini hedefler.
   - Toplumsal Din algısında ise bireye alt çıta koyarak alçalmasına engel olur.

İslam'da Toplumsal ve Bireysel Din

   İslam'da ise Toplumsal Din algısı ile Bireysel Din algısı birbirinden ayrılmamıştır. Bütünün içinde birbirleriyle bağlanmışlardır. Bireyin Din algısı toplumda adaleti, güvenliği sağlamaya yöneliktir. Bunun sonucunda ise her birey toplumdan, toplumun her ferdinden sorumlu olmaktadır.
   Uygulamada ise bunu daha rahat görüyorum. İslam'da namazın camide kılınması uygundur. Oruç da toplumsal bir ibadettir. İslam'da sadece bir bireyi ilgilendiren hiçbir ibadet bulunmamaktadır. Hepsinde birey ile toplum, Bireysel Din algısı ile Toplumsal Din algısı birbirine kenetlenmiştir.

Günümüz

    Günümüzde ise Toplumsal Din anayasa ve mahkemeler tarafından sağlanmaktadır. Bundan dolayı Din'in toplumsal hayata katkısı yok denecek kadar azdır.
   Böylelikle genel bir algı olarak Din'i sadece kişiden kişiye göre değişebilen bir olgu olarak anlıyoruz. Din'in sadece bireysel yönünü görebiliyoruz. Bundan dolayı artık Din dediğimiz hakikat, artık toplumu zerre miktar etkilemeyen, soyut olarak yanımızda taşıdığımız bir olguya bürünüyor. Ne yazık..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder